TMB, İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 raporunu yayınladı

TMB, İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 raporunu yayınladı. Raporda 2025’te Dünyanın Rotası Belirsiz olarak görünüyor.
İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 raporu özeti
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 Raporu’nda ifade ettiğine göre 2025’te Dünyanın rotası belirsiz görünüyor.
BU ALANI SİZE AYIRDIK
Firmanızın veya Projenizin Doğru Hedef Kitlesine tanıtımına katkı sağlamak isteriz.
Ayrıntılı bilgi ve işbirliği için info@emlakmedya.com ‘dan bize ulaşabilirsiniz.
2024 yılının son çeyreği, küresel ekonomi açısından önemli kırılmaların yaşandığı bir dönem olmuştur. Dünya genelinde büyüme oranlarının dengeli bir seyir izlediği bu süreçte, gelişmiş ülkelerde enflasyonla mücadele ve sıkı para politikalarının etkileri belirginleşmiştir. Avrupa ekonomisi, politik istikrarsızlık, enerji maliyetlerindeki artış ve düşük talep nedeniyle resesyon riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Çin ekonomisi ise ihracat daralması ve iç talepteki yetersizlikle mücadele etmiş, küresel tedarik zincirlerindeki gerilimlerin artmasına neden olmuştur.
Jeopolitik açıdan, Ukrayna-Rusya savaşı ve Orta Doğu’daki krizler, enerji ve gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü baskı yaratmıştır. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonomik istikrarı tehdit etmiş, borçlanma maliyetlerini artırmıştır. Buna karşın, yenilenebilir enerji ve dijital dönüşüm alanlarındaki yatırımlar hız kazanmış; yapay zeka teknolojilerindeki ilerlemeler büyük şirketlerin bu alanda daha fazla yatırım yapmasına yol açmıştır.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Ekim ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda 2024 ve 2025 yılı küresel büyüme tahminleri %3,2 olarak revize edilmiştir.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Aralık ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, küresel ekonomik büyümenin 2024 yılında %3,2, 2025 ve 2026 yıllarında %3,3 olacağı tahminine yer verilmiştir. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Aralık ayı Akışları Raporu’nda küresel ekonomik büyümenin 2024’teki
%2,9 seviyesinden 2025’te %2,7’ye gerileyeceği öngörüsüne yer vermiştir.
Amerikan Merkez Bankası (FED) Aralık ayında politika faizini beklentiler paralelinde 25 baz puan indirirken, projeksiyonlar FED üyelerinin 2025’te iki faiz indirimi öngördüğüne işaret etmektedir.
Aralık’ta Çin, Japonya ve İngiltere merkez bankaları politika faizlerinde değişikliğe gitmemiştir. Çin’de açıklanan veriler reel sektöre ilişkin olumlu sinyaller verse de tüketimdeki zayıf seyrin sürdüğünü
göstermiştir.
Türkiye ekonomisi 2024 yılının üçüncü çeyreğini yıllık bazda %2,1 ile piyasa beklentilerinin altında bir büyüme ile kapatmıştır. Aynı dönemde en hızlı büyümenin yaşandığı inşaat sektöründe ise %9,2 ile genel ekonominin önünde bir büyüme gerçekleşmiştir.
Aralık ayında TÜFE aylık bazda %1,03 ile piyasa beklentilerinin altında artarken, yıllık TÜFE enflasyonu %44,38 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde, yurt içi ÜFE aylık bazda %0,40, yıllık bazda %28,52 oranında artış kaydetmiştir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Aralık ayı toplantısında politika faizini 250 baz puan düşürerek %47,5 seviyesine indirirken, faiz koridorunu 300 baz puan aralığından 150 baz puan aralığına daraltmıştır. 2025 yılında Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sayısı da 12’den 8’e düşürülmüştür.
Aralık ayında Ekonomik Güven Endeksi 98,8, Tüketici Güven Endeksi 81,3, Reel Kesim (İmalat Sanayi) Güven Endeksi 102,7 değerini almıştır. Aynı dönemde alt sektörlerden Hizmet Sektörü Güven Endeksi 113,6, Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi 113,0, Aralık 2024 İnşaat Sektörü Güven Endeksi ise 89,4 olmuştur.
Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri (YDMH) kapsamında 2024 yılında Türk inşaat sektörü tarafından yurt dışında 28,6 milyar ABD Doları tutarında 316 proje üstlenilmiştir.
İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 DÜNYA – Dünyanın geleceğinde kaos ve belirsizlik var
Dünya, Milenyum’un 25. yılına ekonomik krizlerin devam eden etkisinde, savaşların ve politik belirsizliklerin sarsıntısında başlamıştır. İlk çeyreğine pandemiden, savaşa kadar her türlü sorunu sığdıran Milenyum’un geri kalanında dünyayı “belirsizlik” beklemektedir.
Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken başlayan İsrail’in Gazze’yi işgali, gün geçtikçe bir insanlık dramına dönüşmüştür. Öte yandan Suriye’de 13 yıldır devam eden ve neden olduğu göç dalgası ile başta Türkiye olmak üzere Avrupa’yı derinden etkileyen iç savaş, 27 Kasım’da Halep’te başlayan çatışmaların ardından 8 Aralık sabahı rejim karşıtı güçlerin Şam’a girmesi ve Beşar Esad’ın ülkeyi terk ederek Rusya’dan sığınma talep etmesiyle sona ermiştir. Suriye’de aniden başlayıp beklenmedik şekilde hızlı sonuçlanan bu gelişme ile Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) örgütünü ve örgütün lideri Colani’yi dünya gündemine taşımıştır. Yönetimi ele geçirdikten sonra üniformasını çıkarıp takım elbise giyen ve asıl adı olan Ahmed eş-Şara’yı kullanmaya başlayan Colani’nin Şam’ın kontrolünü ne kadar süre ile sağlayacağı tartışmalara konu olmaktadır. İsrail, Suriye’de yaşanan yönetim değişikliği sırasında Golan Tepeleri’ni ele geçirmiş, Şam’ın hemen dışına kadar işgalini sürdürmüştür.
ABD’de Başkanlık seçimlerini kazanarak 20 Ocak’ta yapılan yemin töreninin ardından Beyaz Saray’daki ikinci dönemine başlayan Başkan Trump, göreve başlamadan Ukrayna ve Suriye üzerindeki etkisini göstermiş, sansasyonel açıklamalarıyla NATO müttefikleri olan Kanada ve Danimarka gibi ülkelerin topraklarını tehdit etmiştir. Bu tehditler her ne kadar ciddiye alınmasa da “Trump 2.0” adı verilen bu yeni dönemin oldukça hareketli geçeceği ve tüm dünyada siyasal ve ekonomik türbülansa yol açacağı düşünülmektedir. Öte yandan, Trump’ın en büyük finansal destekçisi olan Elon Musk, sosyal medya platformu X’i kullanarak Almanya’nın aşırı sağ partisi Almanya için Alternatif’i (AfD) ana akıma taşımaya ve İngiltere’nin merkez sol İşçi Partisi liderlerini karalamaya çalışması ile yeni dönemin aktörleri olarak tanımlanan “tekno-feodal lord”ların Başkan Trump’ın yeni dönemi ile birlikte dünya politikasında daha görünür olacağı analizleri yapılmaktadır.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Ekim ayında “Politika Değişikliği, Artan Tehditler” başlığıyla yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda, sıkı parasal koşullara rağmen küresel ekonominin direncini koruduğu ve resesyon senaryosunun gerçekleşmediği vurgulanmış; ancak, büyümenin istikrara rağmen zayıf kalacağı ve orta vadede aşağı yönlü risklerin küresel büyüme görünümünü bozabileceği ifade edilmiştir. Bu çerçevede, para politikasının beklenenden uzun süre sıkı kalması, artarak devam eden jeopolitik gerginlikler, Çin ekonomisindeki durgunluk, finansal piyasalardaki kırılganlık ve tüm bunlara karşı korumacı tedbirlerin yükselişi küresel ekonominin büyümesinin önündeki engeller olarak sıralanmıştır.
Bu varsayımlar paralelinde IMF, Temmuz ayında yayımladığı raporunda sırasıyla %3,2 ve %3,3 olarak öngördüğü 2024 ve 2025 yılı küresel büyüme tahminlerini %3,2 olarak revize etmiştir. Küresel enflasyondaki düşüşe de işaret edilen raporda, 2022’nin üçüncü çeyreğinde yıllık %9,4 ile zirve yapan manşet enflasyonun gelecek yılın sonunda %3,5’e düşeceği tahminine yer verilmiştir. Raporda, küresel enflasyonla mücadelenin büyük ölçüde kazanıldığı ancak bazı ülkelerde fiyat baskılarının devam ettiği belirtilerek, enflasyonun merkez bankalarının hedeflerine yakın seviyelere dönmesinin para politikası, maliye politikası ve yapısal reformlarda değişimin önünü açtığı ifade edilmiştir.
Raporda, küresel ekonomik büyümenin 2024 yılında %3,2, 2025 ve 2026 yıllarında %3,3 olacağı tahminine yer verilerek dünya ekonomisinin genel olarak stabil bir büyüme seviyesini koruyacağı öngörülmüştür. Böylece OECD, Eylül ayında 2024 ve 2025 yılına ilişkin büyüme öngörüsünü %0,1 yukarı yönlü revize etmiştir. ABD ekonomisinin 2024’te %2,8 ve 2025’te %2,4 oranında, Çin ekonomisinin ise aynı dönemde sırasıyla %4,9 ve %4,7 oranında büyüyeceği tahminine yer verilen raporda, son yıllarda ticaret politikalarındaki belirsizlik ile birlikte büyük ekonomiler tarafından uygulanan ithalatı kısıtlayıcı önlemlerin de giderek arttığına dikkat çekilmiştir.
Gelişmekte olan piyasalarda ise büyümenin 2024’teki %4 seviyesinden gelecek yıl %3,8’e inmesinin beklendiği ifade edilen raporda, bu tahminlerin ticaret politikalarının yanı sıra daha geniş mali ve göç önlemleriyle artan jeopolitik riskler de dahil olmak üzere ABD’deki yeni yönetimin olası politikalarına ilişkin beklentileri yansıttığı aktarılmıştır. Raporda, “Bu politikalar henüz uygulanmamış olsa da öngörülen etkileri gerçekleştiği takdirde küresel ekonomik manzarayı önemli ölçüde şekillendirebilir” ifadeleri kullanılmıştır.
Türkiye’de ise borçların GSYH’ye oranları dikkate alındığında, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla hanehalkına ait borçlar %11,7’den %9,9’a, finansal olmayan şirketlere ait borçlar %50,2’den %40,7’ye, kamuya ait borçlar %32,5’ten %28,1’e ve bankalar gibi finansal şirketlere ait borçlar %19,1’den %16,5’e gerilemiştir.
Dünya Bankası 2024 Uluslararası Borç Raporu verilerine göre borçluluk sıralamasında, brüt dış borcu 2023 sonu itibariyle 2,4 trilyon ABD Doları olan Çin lider konumda yer alırken, onu 646 milyar ABD Doları brüt dış borçla Hindistan, 607 milyar ABD Doları borçla Brezilya ve 595 milyar ABD Doları borçla Meksika izlemiştir. 499,8 milyar ABD Doları ile Türkiye, 120 ülke arasında, düşük ve orta gelirli ülkeler içinde toplam dış borç miktarında ilk beşte yer almıştır.
Fosil yakıtların azaltılması ve emisyonların hızlı düşürülmesi konusunda güçlü bir mesaj verilemeyen konferansta Suudi Arabistan, sera gazı azaltımı tartışmalarını 2025’teki Bonn toplantılarına ve COP30’a taşıma kararı alarak enerji dönüşümüne yönelik ilerlemeyi durdurmuştur.
Aralık ayında ABD Dolarının güçlenmesiyle kıymetli maden ve endüstriyel metal fiyatlarında genel bir düşüş gözlenmiştir. Altının ons fiyatı ayı %1,1 düşüşle 2.625 ABD Doları düzeyinde tamamlamıştır.

İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 TÜRKİYE
“Yumuşak İniş” Gerçekleşecek mi?
Türkiye, 2024 yılını küresel gelişmeler ekseninde devam eden jeopolitik çatışmaların yansımaları, sıkı para politikasının getirdiği acı reçetelerle yürütülen dezenflasyon süreci ve düşük büyümenin getirdiği türlü sancılarla tamamlamış; ancak geride kalan bu bol “fırtınalı” yol, yerini daha da “temkinli” ilerlenmesi gereken sisli bir patikaya bırakmıştır.
ABD seçimlerinde yeniden Başkan seçilen Donald Trump’ın 20 Ocak’ta başlayan ikinci döneminde izleyeceği yol, Suriye’de yaşanan büyük değişimin yansımaları, Rusya-Ukrayna savaşının seyri, Gazze’yi yerle bir eden İsrail’in bölgedeki tutumu, Avrupa’da yaşanan siyasal belirsizlik, Çin’in sahip olduğu ekonomik ve politik güç, savaşların neden olduğu göç ile birlikte Avrupa’da yükselişe geçen aşırı sağ söylemlerin yarattığı bu “umutsuz” belirsizlik kuşkusuz dünya ile birlikte Türkiye ekonomisi için vaad edilen “yumuşak iniş” senaryosunu da etkileyecektir.
Türkiye ekonomisi 2024 yılının üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre %2,1 ile piyasa beklentilerinin altında büyümüştür. TCMB’nin sıkı para politikasını sürdürmesi ve enflasyonun yüksek seyretmesinin yarattığı baskının etkisiyle büyümede görülen yavaşlamanın yılın son çeyreğinde de devam edeceği öngörülmektedir. Yurt içi talebin kısılmasının uzun vadeli etkilerinin kendini hissettirmeye başlaması ve büyümenin önemli öncül göstergelerinden biri olan sanayi üretimindeki düşüşün devam etmesi, yılın son çeyreğinde büyümede aşağı yönlü risklere işaret etmektedir. Bu bağlamda ekonomi çevrelerince Orta Vadeli Program’da %3,5 olan 2024 yılı büyüme hedefinin altında bir büyüme gerçekleşme ihtimali yüksek olarak değerlendirilirken, 2025 yılında enflasyonda yaşanacak düşüş ve TCMB’nin para politikasında gevşemeye gitmesi ile birlikte büyümede toparlanma yaşanması beklenmektedir.
Türkiye ekonomisi için “Sıkılaşan finansal koşullar ve devam eden mali konsolidasyon hane halkı tüketimini sınırlayacaktır. Deprem sonrası yeniden yapılanmanın etkileri geçtikçe yatırım ve kamu tüketimi de yavaşlayacaktır.” değerlendirmesinin yapıldığı raporda, dış ortamdaki iyileşme ve uluslararası turizmdeki canlanmanın devam etmesi sayesinde ihracatta artış beklendiği vurgulanmıştır. Ayrıca raporda, Türkiye’de enflasyonun 2025’te yıllık ortalama %30,7 olacağı, 2026’da ise bu oranın %17,2’ye gerileyeceği öngörülmüştür
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Aralık ayında Doğu Avrupa ekonomilerinin 2025 görünümüne ilişkin yayımladığı analizinde, Türkiye’nin ekonomi politikalarındaki dengelenmenin dış kırılganlıklarda belirgin bir azalma ve piyasa algısında iyileşme sağladığına dikkat çekmiştir. Yüksek ve nispeten yapışkan enflasyonun düşürülmesi için politikalarda kararlılığın sürmesi ve para politikasında kademeli bir gevşemeye gidilmesi gerektiği belirtilen analizde, cari açığın azaldığı ve uluslararası rezervlerde önemli bir iyileşme sağlandığı ifade edilmiştir. 2025 yılı için sıkı para politikası koşullarının sürdürülmesine bütçe açığında önemli bir azalma ve rasyonel gelir politikaları eşlik edeceğinden politika
tutarlılığının artmasının beklendiği vurgulanmıştır.
Dünya Bankası’nın 2024 Uluslararası Borç Raporu verilerine göre Türkiye’nin 2023 yılındaki toplam dış borç stoku %9,1 artarak 499,8 milyar ABD Doları olurken, düşük ve orta gelirli ülkeler arasında toplam dış borç miktarında ilk beşte yer almıştır. Ayrıca dış borçlanmada 2021 sonrasında faizlerdeki yükseliş dikkat çekmiştir.

Sanayi üretim endeksi, Kasım’da aylık bazda %2,9, yıllık bazda %1,5 artarak 2024 yılı Nisan ayından bu yana devam eden daralma sürecini tamamlamıştır. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde Kasım ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yıllık bazda %6,6 azalmış, imalat sanayi sektörü endeksi %1,2 ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %11,1 artmıştır. İmalat sanayi altında faaliyet gösteren 24 sektörden 15’inin üretiminde yıllık bazda artış gözlenirken %23,7 ile diğer ulaşım araçlarının ve %14,8 ile fabrikasyon metal ürünlerinin üretimlerinde kaydedilen hızlı yükseliş dikkat çekmiştir.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yayımlanan Türkiye imalat PMI Aralık ayında 49,1 ile son sekiz ayın en yüksek değerini alarak sektördeki yavaşlamanın hız kestiğine işaret etmiştir. Endeksin alt kalemlerine göre, bu dönemde yurt içi talebin yanı sıra ihracat siparişlerindeki daralmanın hafiflemesine bağlı olarak üretimdeki düşüş de son dokuz ayın en ılımlı seviyesinde gerçekleşmiştir. Devam eden zayıf talep koşulları firmaların istihdam ve satın alma faaliyetlerini azaltmıştır. Öte yandan, girdi maliyeti enflasyonunun 2024 yılının ortalamasının altında kalması ile başlayan fiyat indirimleri ile nihai ürün fiyatlarındaki artış beş yıldan uzun bir dönemin en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir.
TCMB, 26 Aralık’ta gerçekleşen yılın son toplantısında, asgari ücret açıklamasının ardından güçlenen beklentiler paralelinde politika faizini 250 baz puan indirerek %47,5 düzeyine çekmiştir. Toplantı sonrasında yayımlanan karar metninde, hizmet enflasyonundaki düşüşün belirginleştiğine ve önceki 2 ay yüksek seyreden işlenmemiş gıda enflasyonunun Aralık’ta ılımlı göründüğüne vurgu yapılmış, enflasyon beklentilerinin ve fiyatlama davranışlarının dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam ettiği ifadesi korunurken, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına ulaşana kadar sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceği yinelenmiştir.
Büyüme: Ekonomi teknik resesyonda
Türkiye ekonomisi, TÜİK’in zincirlenmiş hacim endeksine göre 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık bazda %2,1 oranında piyasa beklentilerinin altında büyüyerek 2020’nin ikinci çeyreğinden bu yana en zayıf performansını sergilemiştir. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyüklüğü 2024 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla 11,9 trilyon TL olmuştur. TÜİK, 2024 yılının ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verisini %2,5’ten %2,4’e revize etmiş; böylece, yılın ilk 9 ayında Türkiye ekonomisi yıllık bazda %3,2 büyümüştür. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinin ardından üçüncü çeyrekte de %0,2 oranında daralarak 2018’ten bu yana ilk kez teknik resesyona girmiştir. 2024’ün üçüncü çeyreği itibarıyla Türkiye ekonomisinin yıllıklandırılmış bazda büyüklüğü cari fiyatlarla 39,2 trilyon TL (1,3 trilyon ABD Doları) seviyesinde kaydedilmiştir.
Yılın üçüncü çeyreğinde büyüme rakamları sektörler bazında incelendiğinde, üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH verilerine göre %2,4 büyüyen hizmetler sektörü, 1,3 puan ile yıllık bazda büyümeye en fazla katkı sağlayan sektör olmuştur. Bu dönemde yaz aylarının da etkisiyle yıllık bazda %4,6 büyüyen tarım sektörü yıllık büyümeye 0,5 puan ile son 4 yılın en yüksek katkısını sağlamıştır. Deprem bölgesinde devam eden yeniden inşa faaliyetlerinin desteğiyle olumlu görünümünü koruyan inşaat sektörü üçüncü çeyrekte en hızlı büyümenin yaşandığı sektör olarak yıllık bazda %9,2 oranında genişleyerek büyümeye 0,4 puan katkı sağlamıştır. Sanayi sektörü ise yıllık bazda %2,2 daralarak son 7 çeyreğin en zayıf performansını sergilemiş ve büyümeyi 0,4 puan aşağı çekmiştir.
Sıkı para politikasının sürdürülmesi ve enflasyonun yüksek seyretmesinin yarattığı baskının etkisiyle büyümede görülen yavaşlamanın yılın son çeyreğinde de devam etmesi olası öngörülmektedir. Yurt içi talebin kısılmasının uzun vadeli etkilerinin kendini hissettirmeye başlaması ve büyümenin önemli öncül göstergelerinden biri olan sanayi üretimindeki düşüşün devam etmesi yılın son çeyreğinde büyümede aşağı yönlü risklere işaret etmektedir.
Enflasyon: Dezenflasyon sürecinde olumlu seyir
Aralık ayında TÜFE aylık bazda %1,03 ile piyasa beklentilerinin altında artış kaydetmiş, böylece yıllık TÜFE enflasyonu gerileme eğilimini yedinci ayına taşıyarak %44,38 ile Haziran 2023’ten bu yana en düşük seviyesine inmiştir. Aralık’ta Yİ-ÜFE aylık bazda %0,40 artarken, yıllık Yİ-ÜFE enflasyonu %28,52 ile Şubat 2021’den beri en düşük düzeyinde gerçekleşmiştir.
Güven Endeksleri: Ekonomik Güven Endeksi 8 ayın zirvesinde
TÜİK’in Ekonomik Güven Endeksi, Kasım ayında 97,1 iken, Aralık ayında %1,8 oranında artarak 98,8 değerini almıştır. Böylece endeks, Nisan ayında gördüğü 99 puanın ardından en yüksek seviyesine ulaşmıştır.
Alt endekslere bakıldığında bir önceki aya göre Aralık ayında Tüketici Güven Endeksi %1,9 oranında artarak 81,3 olmuştur. Reel Kesim (İmalat Sanayi) Güven Endeksi %0,7 oranında azalarak 102,7 olmuştur. Diğer alt endekslerden Hizmet Sektörü Güven Endeksi %2,4 oranında artarak 113,6 değerini, Perakende Ticaret sektörü Güven Endeksi %1,2 oranında artarak 113,0 değerini, İnşaat Sektörü Güven Endeksi %1,9
oranında artarak 89,4 değerini almıştır.
İnşaat Sektörü Analizi Ocak 2025 İNŞAAT SEKTÖRÜ
Yurt içinde büyüme, yurt dışında başarı
2024 yılı inşaat sektörü açısından oldukça zorlu geçmiş, ancak yaşanan tüm zorluklara rağmen sektör son iki yıldır aralıksız büyümeye ve yurt dışında başarılar kazanmaya devam etmiştir. Küresel jeopolitik gerilimler ile dünya siyasetindeki “öngörülemezlik” hali, ekonomi ile birlikte 2025 yılında da inşaat sektörünün seyrini etkilemeye devam edecektir.
Yılın geneline bakıldığında, ivme kaybına rağmen atmaya devam eden inşaat, işçilik, hammadde ve enerji maliyetleri, projelerin maliyet yönetimini güçleştirirken Mayıs ayında “Kamuda Tasarruf ve Tedbir Paketi” kapsamında, deprem bölgesinin yeniden imarı ve zorunlu haller dışında yeni yatırım yapılmayacağı, devam eden kamu projelerinde %75’i tamamlanan projelere öncelik verileceğinin açıklanmasının ardından, Türk müteahhitler sektörün rotasını yurt dışı pazarlara çevirmiştir.
İnşaat sektörü, 2024 yılı üçüncü çeyreğinde %9,2 ile genel ekonominin üzerinde bir büyüme kaydetmiş, ikinci çeyrek döneme ait büyüme rakamı da %6,5’ten %6,9’a güncellenmiştir. Böylece sektör, üst üste 8 çeyrek kesintisiz büyümeye devam etmiştir. Sıkı para politikası ve Kamuda Tasarruf ve Tedbir Paketi’ne rağmen gelen bu yüksek büyüme rakamlarına kuşkusuz deprem bölgesinin yeniden imarı ve özellikle büyükşehirlerde devam eden kentsel dönüşüm çalışmaları büyük katkı sağlamıştır. 2025 yılında da yavaşlamasına rağmen inşaat sektörünün pozitif büyüme trendini sürdürmesi beklenmektedir.
2024 yılında gayrimenkul sektörü de büyüme eğilimini sürdürmekle birlikte, konut satışlarında düşüş ve finansman zorlukları gibi sorunlar sektörün büyümesini sınırlandırmış; TÜİK verilerine göre gayrimenkul faaliyetleri 2024 yılı üçüncü çeyreğinde %2,5 artmıştır.

İnşaat sektörünün önümüzdeki yıla devredeceği sorun ve konuları incelediğimizde; yurt içinde en önemli gündem maddesi kamu müteahhitlerinin gittikçe yükselen şartsız tasfiye hakkı beklentisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği gibi, “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” kapsamında kamu projelerinde tamamlanmak üzere olan projelere öncelik verileceği, ihalesi yapılmış ve yeni başlanmış projelerin ilerlemesinin ise çok yavaş olacağı açıklanmıştır. Paket, kamu yatırımlarında önceliklendirme yapılmasını ve bütçe imkanlarının kısa sürede tamamlanacak projelere tahsisini sağlaması bakımından iş dünyası ve sektör temsilcileri tarafından da desteklenmiştir. Ancak, ertelenen projelerin yatırım programında tutulması, bu projelerin müteahhitlerine şantiyelerin açık tutulması, teminat mektupları, işletme giderleri gibi ağır mali yükler getirmektedir. Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından da defaatle kamuoyunun gündemine taşınan bu sorunun çözümü için ertelenmesine karar verilen kamu projelerinin yüklenicilerine şartsız tasfiye hakkı getirilmesi talebi devam etmektedir.
Diğer taraftan, sektörün ara eleman ve finansman sorunları da devam etmektedir. Bu iki ana sorun, özellikle “yap-sat” olarak adlandırılan konut sektörünü etkilemekte, yükselen maliyetler nedeniyle yeni projeye başlanamamasına, dolayısıyla konut arzının yetersiz kalmasına neden olmaktadır. Deprem bölgesinin yeniden imarı ve depreme dayanıklı yapı stokuna olan ihtiyaç ile ivme kazanan kentsel dönüşüm projeleri ile artan talep konut satış rakamlarında da görülmektedir. Türkiye’nin yıllık yeni konut ihtiyacı yaklaşık 800 bin ile 1 milyon arasında değişiklik gösterirken, bu rakamlara deprem sonrası yaklaşık 650 bin yeni konut eklenmiştir. Bununla birlikte, yaklaşık 6-7 milyon konutun riskli olduğu ve yenilenmesi gerektiği belirtilmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi (TOKİ), yıllık ortalama 50 bin olan konut ihale sayısını 2023 yılında 162.061’e, 2024 yılında ise 205.729 konuta çıkarmış, ancak kuruluşundan bugüne kadar geçen yirmi yılı aşkın sürede toplamda 1 milyon 495 bin 526 konut inşa etmiştir. Tüm odağın deprem bölgesindeki konutların inşasına yoğunlaştırılacağı düşünüldüğünde, önümüzdeki dönemde yeni konut arzı sorunu devam edecektir. Özellikle deprem uzmanlarınca yaklaştığı sıklıkla dile getirilen olası depremler göz önüne alındığında, afet öncelikli kentsel dönüşümün ivedilikle gerçekleştirilmesi elzem bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. İhtiyaç duyulan dönüşüm için devlet tarafından arsa maliyetlerini düşürecek adımların atılması, finansman kolaylığı ve sektörün yaşadığı nitelikli ara eleman sıkıntısı ile ilgili köklü reformların yapılması beklenmektedir.
Öte yandan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca hazırlanan ve 26 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması Değişikliği‘ne göre müteahhitlerin mali yeterlik kıstasları (mali bilanço yeterliliği) %50 oranında artırılmıştır. Bu sayede müteahhitlerin ekonomik güçlerine göre tamamlayabilecekleri düzeyde iş almaları disipline bağlanmış, yeni müteahhitliğe başlayacakların üstlenebilecekleri iş büyüklüğünde de %15 civarında azaltmaya gidilmiştir. Bu güncelleme ile iş alabilme kriterlerinde “tecrübeye göre iş” anlayışının benimsenmesi hedeflenmiştir. Yine bu düzenleme ile ulusal yeşil bina sertifikası alan projeleri hayata geçiren müteahhitlere %5 ek puan verilerek, yeşil dönüşüm teşvik edilmiştir.
Ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2022’de yayımladığı Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliğinde Değişiklik yönetmeliğinde yer alan, 2 bin metrekareden fazla bir alanda bulunan binaların enerjisinin en az yüzde 10’unun yenilenebilir enerjiden karşılanması hükmü de 1 Ocak 2025’ten itibaren yürürlüğe girmiştir.
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi (2021=100), 2024 yılı Kasım ayında yıllık %42,4 artmıştır. Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2024 yılı Kasım ayında yıllık bazda sanayi sektörü ciro endeksi %30,1, inşaat ciro endeksi %55,9, ticaret ciro endeksi %44,6 ve hizmet ciro endeksi %53,3 oranında yükselmiştir.
Kasım ayında aylık bazda %2,6 oranında artan toplam ciro endeksinin alt detaylarına bakıldığında; aylık sanayi sektörü ciro endeksi %2,3, inşaat ciro endeksi %0,9, ticaret ciro endeksi %3,1 ve hizmet ciro endeksi %2,1 oranında artmıştır.
TÜİK Tarafından 2021 yılı temel alınarak ilk defa duyurulan 2024 yılı Kasım ayı İnşaat Üretim Endeksi‘ne göre Kasım ayında inşaat üretimi aylık bazda %3,2, yıllık bazda %10,8 artış kaydetmiştir. İnşaatın alt sektörleri incelendiğinde, 2024 yılı Kasım ayında bina inşaatı sektörü endeksi aylık bazda %3,7 yıllık bazda %14, bina dışı yapıların inşaatı sektörü endeksi aylık bazda %1,4 yıllık bazda %8,3 ve özel inşaat faaliyetleri sektörü endeksi aylık bazda %2,9 yıllık bazda %0,9 artmıştır.

Öte yandan, 2024 yılı üçüncü çeyrek döneminde zincirlenmiş hacim endeksine göre gayrisafi sabit sermaye oluşumu içerisinde sektörel yatırımların payı %9,4’e yükselmiştir. İnşaat sektörünün istihdamdaki payı ise %6,7 olarak gerçekleşmiştir.
İnşaat Maliyet Endeksi

TÜİK tarafından açıklanan İnşaat Maliyet Endeksi verilerine göre malzeme ve işçilik maliyetlerindeki artış, ivme kaybına rağmen devam etmiştir. Endeks, Kasım ayında aylık bazda %0,04, yıllık bazda ise %35,93 oranında artmıştır. Böylelikle yıllık bazda 3,5 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. Yıllık bazdaki bu düşüşe rağmen özellikle işçilik maliyetlerinin yüksekliği sektörü zorlayan faktörler arasındaki yerini korumaktadır. İnşaat Maliyet Endeksi kapsamındaki malzeme endeksi aylık bazda %0,18 ve yıllık bazda %28,25 artmış; işçilik endeksi ise aylık bazda %0,25 azalırken yıllık bazda %54,93 artmıştır.
Konut Segmenti: Satışlardaki artış sürüyor
Türkiye genelinde 2024 Aralık ayında konut satışları yıllık bazda %53,4 oranında artarak 212 bin 637 olmuştur.
Böylelikle aylık adet bazında son 22 ayın en yüksek satış rakamı kaydedilmiştir. 2024 yılında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %20,6 artan konut satışları 1 milyon 478 bin 25 olarak gerçekleşmiştir. Yıllık konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 239 bin 213 ile İstanbul, 134 bin 46 ile Ankara ve 80 bin 398 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 755 ile Ardahan, 958 ile Hakkari ve 999 ile Bayburt olmuştur.

Konut Fiyat Endeksi

Merkez Bankası tarafından Tabakalanmış Ortanca Fiyat yöntemiyle hesaplanan 2024 yılı Aralık ayı konut fiyat endeksleri;
Bir önceki yılın aynı ayına göre nominal olarak %29,4 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak %10,4 oranında azalmıştır. 2024 yılı Kasım ayında şehirlere göre konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde aylık bazda;
- İstanbul’da %2,1,
- Ankara’da %2,0 ve
- İzmir’de %0,4 oranlarında artış gözlenmiştir.
Endeks değerleri ise yıllık bazda;
- İstanbul’da %26,3,
- Ankara’da %34,4 ve
- İzmir’de %25,2 oranlarında yükselmiştir.
TÜİK 2024 Yılı Üçüncü Çeyrek Yapı İzin İstatistikleri
TÜİK tarafından açıklanan 2024 yılı üçüncü çeyrek Yapı İzin İstatistikleri‘ne göre 2024 yılı üçüncü çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen;
- bina sayısı yıllık bazda %18,8,
- daire sayısı %17,0 ve
- yüz ölçümü %18,9 azalmıştır.
Yapı ruhsatı verilen binaların toplam yüz ölçümü 32 milyon metrekare iken bunun;
- 17 milyon metrekaresi konut,
- 8,2 milyon metrekaresi konut dışı ve
- 6,8 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşmiştir.
Yapı ruhsatı verilen binaların kullanma amacına göre en yüksek yüz ölçüm payına 21,2 milyon metrekare ile 2 ve daha fazla daireli ikamet amaçlı binalar sahip olurken, bunu 2,5 milyon metrekare ile sanayi binaları ve depolar izlemiştir.
Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri: Yeni rotalar, yeni başarılar

Türk Müteahhitler 2024 yılı itibarıyla Türk inşaat sektörü tarafından yurt dışında 57 ülkede, 28,6 milyar ABD Doları tutarında 316 proje üstlenilmiştir. Böylece sektörün 1972 yılında Libya ile yurt dışı pazara açılmasından bu yana ulaştığı uluslararası proje portföyü büyüklüğü, 137 ülkede üstlenilen 12.461 projeyle toplam 533,8 milyar ABD Doları olmuştur.
2024 yılında yurt dışında en çok iş üstlenilmiş ülke 5,8 milyar ABD Doları ile Suudi Arabistan olurken, 5 milyar ABD Doları ile Birleşik Arap Emirlikleri ikinci, 3 milyar ABD Doları ile de Uganda üçüncü sırada yer
almıştır.
Düzenleyen; İnş. Müh. Mithat GÜNEY, PMP