Konuta erişilebilirlik sorunu ve çözüm yolları

Türkiye’de hane halkının konuta erişilebilirlik sorunu, kronik bir mesele haline gelmiştir. İşte bazı olası çözüm yolları;
Devam eden konuta erişilebilirlik sorunu ve çözüm yolları
Türkiye’de hane halkının konuta erişilebilirlik sorunu, ekonomik dinamiklerden ziyade yapısal ve politik tercihlerle şekillenmiş kronik bir mesele haline gelmiştir.
BU ALANI SİZE AYIRDIK
Firmanızın veya Projenizin Doğru Hedef Kitlesine tanıtımına katkı sağlamak isteriz.
Ayrıntılı bilgi ve işbirliği için info@emlakmedya.com ‘dan bize ulaşabilirsiniz.
Dünya’dan Prof. Dr. Ali HEPŞEN’in haberine göre Türkiye’de konut piyasasında hane halkının erişilebilirlik sorunu, ekonomik dinamiklerden ziyade yapısal ve politik tercihlerle şekillenmiş kronik bir mesele haline gelmiştir.
Enflasyonun seyri, faiz politikaları, spekülatif yatırımlar ve arz-talep dengesizlikleri, konut fiyatlarını ortalama hane halkı geliri ile satın alınamayacak noktaya taşımıştır. Ancak, bugüne kadar geliştirilen çözümler çoğunlukla konjonktürel ve kısa vadeli olmuştur. Zira gerçekçi ve sürdürülebilir bir konut politikası için kapsamlı bir reform gerektiği aşikârdır.
Konut erişilebilirliği sorununun temel nedenleri:
Geçtiğimiz hafta içerisinde Gerald Koessl “Home Sweet Hurdle” başlıklı makalesinde Avrupa’daki erişilebilirlik sorununa ilişkin önemli tespitlerde bulunmuştu. Nitekim makalesinde Avrupa’daki konut krizinin sadece sayısal bir mesele olmadığını, aynı zamanda insanların nerede yaşadığı, çalıştığı ve ailelerini nasıl yetiştirdiğini şekillendiren artan eşitsizlikle ilgili olduğunu vurgulamıştı. 2005 ile 2023 yılları arasındaki veriler;
- Avrupalıların ortalama kullanılabilir gelirleri sadece %17 arttı,
- kiraları %34 yükseldi ve
- konut fiyatları %76 oranında yükseldi.
Makalede konuta erişilebilirlik sorununun konutun bir varlık olarak finansallaştırılması ve piyasada spekülatif yatırımların artmasının bir sonucu olduğu vurgulandı. Ayrıca bu dönemde birçok Avrupa ülkesinde erişilebilir ve güvenli konut stokunun azaldığının altını çizmiştir. Buna gerekçe olarak ise; yeni uygun fiyatlı konut bulunabilirliğinin ve sosyal konutlara yapılan yatırımların eksikliğini göstermiştir. Nitekim makaledeki cümleler çok tanıdık. Zira HEPŞEN de benzer değerlendirmeleri 2022 yılından bu yana çeşitli platformlarda dile getirmekte. Bizde de şu nedenlere bağlı olarak konuta erişim, üst gelir grupları dışındaki kesimler için giderek daha kaygı verici ve çok boyutlu bir sorun haline gelmiştir;
- Makroekonomik Dalgalanmalar ve Finansal İstikrarsızlık,
- Arz-Talep Dengesizliği ve Lüks Konut Ağırlıklı Üretim,
- Gayrimenkulün Spekülatif Bir Yatırım Aracına Dönüşmesi,
- Kentsel Dönüşümün Sosyal Erişimi Kısıtlayan Yapısı ve
- Kiralık Konut Piyasasındaki Kontrolsüzlük
Çözüm önerileri neler?
Bilindiği üzere, yüksek konut maliyetlerinden en çok etkilenenler, düşük gelir grubundaki hanelerdir. Özellikle, düşük gelirli haneler, gelirlerinin yüksek bir kısmını konut maliyetlerine harcamak zorunda kalmaktadır. Bu durum, uzun vadede sosyal uyumu bozmakta ve ekonomik eşitsizlikleri artırmaktadır.
G.Koessl makalesinde, etkili konut politikalarının uzun vadeli etkileri ile siyasi döngülerin kısa vadeli doğası arasında belirgin bir uyumsuzluk olduğunu belirtmektedir. Bu kopukluk, birçok ülkede konut politikalarının konut krizine anlamlı çözümler sunamamasını da açıklamaktadır. Hükümetler genellikle kısa vadeli çözümlere başvurmakta. Ancak bu da konut piyasasında uygun fiyatlılığı ve istikrarı artırmaya yönelik çözümler sunulmasını engellemektedir.
Bu bağlamda politika yapıcılara düşen görev, erişilebilirlik sorununa yönelik kalıcı çözümler geliştirmektir. Geçmiş dönemlerdeki pek çok yazısında Hepşen’in belirttiği gibi;
- Arsa tahsisine bağlı olarak oluşturulan ve özünde kiralık konut üretimini hedefleyen kamu-özel sektör ortaklıkları;
- Proje gayrimenkul yatırım fonlarının erişilebilir konut üretim süreçlerine yönlendirilmesi; konut kooperatifçiliğinin yeniden canlandırılması;
- Sosyal konut politikalarının güçlendirilmesi; aşamalı konut edinim sistemi gibi alternatif sistemlerin desteklenmesi;
- Tasarruf finansman şirketlerinde yer alan birikimlerin başta proje gayrimenkul yatırım fonları katılım paylarına olmak üzere gayrimenkule dayalı sermaye piyasası araçlarına aktarılmasına imkan sağlanması;
- Konut spekülasyonunu önleyici düzenlemelere gidilmesi;
- Kentsel dönüşümde sosyal öncelikler kapsamında mevcut maliklerin barınma hakkını koruyacak şekilde planlanması erişilebilirlik sorununa ilk öncelikli çözümler olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; Konut politikasında atılacak her adım, yalnızca bugünü değil, geleceği de teminat altına alacaktır.
Konut kredilerindeki düşme beklentisi hasıl olmuştu. İşte en düşük oranlar…

Geçen yılın son toplantısında politika faizini 250 baz puan düşüren Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, aynı şekilde 2025 yılı ilk toplantısında da 250 baz puan indirime gitti. Zira yüzde 50 olan politika faizi 22 ayın ardından önce yüzde 47,5, hemen ardından da yüzde 45 oldu. Nitekim bu durum konut kredisi faizlerinde indirim beklentisi oluşturdu. Böylece yılın ilk aylarında öyle de oldu, bankaların konut kredilerindeki düşüş ile birlikte ipotekli konut satışlarında büyük artışları gerçekleşti.
Son dönemde daireler küçüldü. Zira boşanmalar arttı, gelir azaldı

Sosyoekonomik değişimler konut taleplerine de yansıdı. Nitekim son dönemde daireler küçüldü. Bunun başlıca sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz;
- artan enflasyon sebebiyle alım gücünün azalması,
- yükselen fiyatlar sebebiyle konut almanın zorlaşması,
- boşanmalar yüzünden daha küçük metrekarelere taşınmaların artması.
Bu sebeple evlerde kişi sayısı 4’ten 3’e düşerken, metrekareler de 18 yılda 31 metrekare azalışla 96’ya indi. Uzmanlara göre küçülme devam eder.
Kaynak; Devam eden konuta erişilebilirlik sorunu ve çözüm yolları
Düzenleyen; İnş. Müh. Mithat GÜNEY, PMP