TMB, İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 raporunu yayınladı!
TMB, İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 raporunu yayınladı. Raporda İyileşmeye Giden Engebeli Yol irdeleniyor.
İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 raporu özeti
Türkiye Müteahhitler Birliği’nin (TMB) İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 Raporu’nda, iyileşmeye giden engebeli yol irdeleniyor.
Küresel ekonomi, 2024 yılının ikinci çeyreğinde de tıpkı bir önceki çeyrekteki gibi tüm olumsuz koşullara rağmen “iyileşme” sürecine odaklanmış; artarak devam eden siyasi belirsizlikler, jeopolitik riskler, savaşların neden olduğu ekonomik güçlükler, Batı’da giderek yükselen radikal sağ ile Doğu’dan gelen nükleer tehditlerin verdiği endişe ve ülkelerin birbiri ardına girdiği seçim süreçlerine rağmen, merkez bankalarının sıkı para politikaları eşliğinde hedefe giden engebeli yolda ilerlemeye devam etmiştir.
Güçlükler karşısında “dirençli” olarak nitelendirilen küresel ekonomideki iyimser hava, uluslararası kuruluşların bu çeyrekte yayımladığı raporlara da yansımıştır.
Türkiye’nin en köklü sivil toplum örgütlerinden Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), ekonomi çevreleri ve sektör tarafından ilgiyle takip edilen İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 sayısını yayınladı.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Temmuz ayı “Dünya Ekonomik Görünüm Raporu”nda küresel ekonomi için Nisan ayında %3,2’ye yükselttiği 2024 yılına ilişkin büyüme tahminini Temmuz ayında sabit tutmuş, 2025 yılı tahminini ise %3,2’den %3,3 seviyesine yükseltmiştir.
Dünya Bankası, Haziran ayında yayımladığı “Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu”nda dünya ekonomisi için 2024 yılına ilişkin büyüme tahminini %2,4’ten %2,6’ya yükseltmiştir.
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’nün (OECD) açıkladığı yılın ilk çeyreğine ilişkin öncü ekonomik büyüme verilerine göre, G20 ülkelerindeki ortalama ekonomik büyüme bir önceki çeyreğe göre artmış ve %0,9 değerini almıştır., Türkiye ise %2,4 büyüme oranı ile G20 ülkeleri arasında en yüksek ekonomik büyümenin görüldüğü ülke olmuştur. Türkiye’yi, % 1,9 ile Hindistan, % 1,6 ile Çin, % 1,4 ile Suudi Arabistan, % 1,3 ile Güney Kore ve % 1,2 ile Endonezya takip etmiştir.
Küresel ekonominin en önemli aktörlerinden olan ABD Merkez Bankası (FED), Nisan ve Mayıs aylarında olduğu gibi Haziran ayı toplantısında da politika faizini sabit tutmuş, toplantıdan sonra yapılan tahminlerde FED üyelerinin 2024 yılı içinde bir kez faiz indirimi beklediği görülmüştür.
ABD ekonomisi nihai verilere göre, 2024’ün ilk çeyreğinde yıllıklandırılmış bazda %1,4 ile 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana en düşük büyümesini kaydetmiştir. İkinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler ekonomik aktivitenin canlı seyrettiğine işaret ederken, enflasyonun düşüş eğilimini Mayıs ayında da sürdürdüğü görülmüştür. Bu dönemde TÜFE aylık bazda değişim göstermezken, yıllık bazda %3,3 ile son üç ayın en yavaş artışını kaydetmiştir.
Avrupa Merkez Bankası (ECB), Haziran’daki toplantısında politika faizini 25 baz puan düşürürken, açıklamalarda faiz indirimlerinin zamanlamasına yönelik uzun vadeli bir patikanın çizilmediğine işaret edilmiştir.
2024’ün ilk çeyreğinde yıllık bazda %0,4 ile beklentilerin üzerinde büyüyen Euro Alanı’nda öncü verilere göre yıllık TÜFE enflasyonu Nisan’da %2,4 olmuştur.
Çin ekonomisi ise yılın ilk çeyreğinde tahminlerin oldukça üzerinde bir performans sergileyerek çeyreklik bazda %1,6, yıllık bazda %5,3 büyümüştür.
Türkiye ekonomisi 2024 yılının ilk çeyreğini yıllık bazda %5,7 ile piyasa beklentileri paralelinde bir büyüme ile kapatmıştır. Bu dönemde net ihracat büyümeye 2022 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez pozitif katkı sağlamıştır. İnşaat sektöründe ise aynı dönemde %11,1 ile genel ekonominin önünde bir büyüme gerçekleşmiştir.
Haziran ayında TÜFE aylık bazda %1,64 ile son bir yılın en yavaş artışını sergilemiş, yıllık TÜFE enflasyonu baz etkisiyle %71,60’a gerilemiştir. Yurt içi ÜFE aylık bazda %1,38, yıllık bazda %50,09 artış kaydetmiştir.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Goldman Sachs, Morgan Stanley ve JPMorgan’ın Türkiye’nin Haziran ayı enflasyonu yorumlarında dezenflasyonun beklenenden iyi başladığına olan vurgu dikkat çekmiştir. Yıl sonu enflasyon hedefi için Goldman Sachs %36, Morgan Stanley %42,4 ve JPMorgan ise %42,5 tahmininde bulunmuştur.
Mayıs’ta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı 0,1 puan düşüşle %8,4 seviyesine gerilerken, atıl işgücü oranı %25,2’ye gerilemiştir.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi Nisan’da aylık bazda %4,9 gerileyerek deprem felaketinin yaşandığı Şubat 2023’ten bu yana en hızlı aylık düşüşünü sergilemiştir. Mayıs ayında ise 1,7 oranında büyüme göstermiştir.
İSO Türkiye İmalat PMI, Haziran’da 47,9 ile eşik değerin altında gerçekleşerek sektörde faaliyet koşullarının üç ay üst üste yavaşladığına işaret etmiştir.
Mayıs’ta cari işlemler hesabı 1,24 milyar ABD Doları açık verirken, 12 aylık kümülatif cari açık 25,2 milyar ABD Doları düzeyine yükselmiştir. Merkezi yönetim bütçesinin Haziran ayında 275,3 milyar TL açık vermesiyle yılın ilk altı aylık dönemine ait bütçe açığı 747,2 milyar TL olmuştur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Haziran ayı toplantısında piyasa beklentilerine paralel olarak politika faizini değiştirmeyerek %50 seviyesinde tutmuştur.
Haziran ayında Ekonomik Güven Endeksi 95,8, Tüketici Güven Endeksi 78,3, Reel Kesim (İmalat Sanayi) Güven Endeksi 100,5 değerini almıştır. Aynı dönemde alt sektörlerden Hizmet Sektörü Güven Endeksi 115,4, Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi 108,8, İnşaat Sektörü Güven Endeksi ise 87,9 olmuştur.
Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri (YDMH) kapsamında Ocak-Haziran 2024 dönemi itibarıyla Türk inşaat sektörü tarafından yurt dışında 7,6 milyar ABD Doları tutarında 82 proje üstlenilmiştir.
Türkiye, 28 Haziran 2024 itibarıyla Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) gri listesinden çıkarılmıştır.
Yukarıdaki gelişmeler ve tahminler, küresel ekonominin, belli bölgelerin ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin öngörülerin çok değişken ve farklı olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştur.
İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 DÜNYA – Küresel Ekonomide Hava “İhtiyatlı İyimser”, Siyasette ise Sular Durulmuyor
2024 yılının ilk yarısı geride kalırken küresel ekonomi, yaşanan tüm zorluklara rağmen yaralarını sarmaya devam etmiş; ancak, ekonomideki bu iyimser havanın dünya gündemine pek de sirayet etmediği gözlenmiştir. İkinci yılını geride bırakan Rusya-Ukrayna Savaşı, Gazze’de yaşanan insanlık dramı, Kızıldeniz’de küresel ticareti sekteye uğratan Husi saldırıları, Rusya’nın Batı dünyası tarafından uygulanan tüm yaptırımlara kafa tutarak Kuzey Kore ile yakınlaşması, Çin’in Batı ile yaşadığı otomotiv ve teknoloji alanındaki krize paralel tırmanan Tayvan gerginliği ile birlikte 3. Dünya Savaşı’nı tetikleyeceği korkularını canlandıran nükleer restleşmeler, Avrupa’da yaşanan göç dalgası ve bozuk ekonomiye tepki olarak güçlenen aşırı sağ, birbirinden çok farklı nedenlerle erken seçime giden İran, Fransa ve İngiltere’de yaşanan siyasal çalkantılar, başkanlık yarışında son düzlüğe adım adım yaklaşan ABD’de her iki adayın da farklı nedenlerle kamuoyunda tartışma yaratması ve seçim sonucunda “kötünün iyisi”nin dünyanın süper gücünün başına geçeceği endişesi iyileşme sürecinde küresel ekonominin önüne çıkan en büyük engeller olarak değerlendirilmektedir.
Yılın ikinci çeyreğinde uluslararası kuruluşlar tarafından arka arkaya küresel ekonomiye dair raporlar ve güncellemeler yayımlanmıştır.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Nisan ayında yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda küresel ekonomik büyüme beklentisini 2024 yılı için %3,1’den %3,2’ye revize etmiş, 2025 yılı tahminini ise %3,2 olarak korumuştur. Raporda, ekonomik aktivitenin 2022-2023 yıllarında yaşanan küresel dezenflasyona karşın şaşırtıcı derecede dayanıklı olduğu, stagflasyon ve küresel resesyon uyarılarına meydan okuyarak kararlı bir şekilde büyüdüğü aktarılmıştır. Ayrıca istihdam ve gelirlerdeki büyümenin istikrarlı bir seyir izlediğine işaret edilerek, bu durumun beklenenden fazla hükümet harcamaları ve hane halkı tüketimi de dahil olmak üzere destekleyici talep gelişmeleriyle birlikte özellikle iş gücüne katılımda beklenmedik bir artışın ortasında arz yönlü bir genişlemeyi yansıttığı kaydedilmiştir.
Raporun ‘Küresel Ekonomi Zor Bir Durumda’ başlığıyla yayımlanan Temmuz sayısında ise küresel ekonominin Nisan ayında yapılan tahminlerle uyumlu olarak 2024 yılında %3,2 büyümesinin beklendiği belirtilirken, 2025 yılı için %3,3 büyüme öngörülmüştür.
Raporda, ABD ekonomisine ilişkin büyüme beklentisi 2024 yılı için %2,7’den %2,6’ya düşürülürken, 2025 yılı için %1,9 olarak korunmuştur. Euro Bölgesi ekonomisine ilişkin büyüme tahmini ise 2024 yılı için %0,8’den %0,9’a çıkarılmış, 2025 yılı için %1,5’te sabit bırakılmıştır. Ayrıca yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülke ekonomileri grubunda Çin ekonomisine ilişkin büyüme beklentisinin 2024 yılı için %4,6’dan %5’e ve 2025 yılı için %4,1’den %4,5’e yükseltilmiştir.
IMF Başekonomisti Pierre-Olivier Gourinchas ise yaptığı açıklamada ülkelerin ticaret ve sanayi politikalarına ilişkin gelişmelerin endişe verici olduğunu belirterek, küresel ekonomideki entegrasyonu olumsuz etkileyebilecek korumacı politikaların yarattığı riske dikkat çekmiştir.
Birleşmiş Milletler (BM), yılbaşında yayımladığı Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler Raporu’nu Mayıs ayında güncelleyerek küresel ekonomik beklentilerin Ocak ayından bu yana iyileştiğine işaret etmiştir. Raporda, büyük ekonomilerin ciddi bir gerilemeden kaçındığı ve işsizliği artırmadan enflasyonu düşürdüğü vurgulanmıştır.
Görünümün yalnızca “ihtiyatlı” bir şekilde “iyimser” olduğu vurgulanan raporda, “Uzun süreli yüksek faiz oranları, borç sürdürülebilirliği zorlukları, devam eden jeopolitik gerilimler ve giderek kötüleşen iklim riskleri, özellikle en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan küçük ada devletleri için onlarca yıldır süren kalkınma kazanımlarını tehdit ederek büyümenin önünde zorluklar yaratmaya devam ediyor.” ifadesi kullanılmıştır.
Raporda, küresel ekonomideki büyümenin bu yıl 0,3 puan artışla %2,7 olarak beklendiği, gelecek yıl için ise bu tahminin 0,1 puan artışla %2,8’e çıkarıldığı belirtilmiştir. Ayrıca yukarı yönlü revizyonların başta ABD olmak üzere Brezilya, Hindistan ve Rusya’nın ekonomik görünümündeki iyileşmeyi yansıttığı kaydedilmiştir. Raporda gelecek yıllardaki küresel büyümenin, 2010-2019 dönemindeki ortalama olan %3,2’lük büyümenin altında kalmasının beklendiğine de değinilmiştir. Bunun paralelinde ABD’ye dair büyüme beklentisi 2024 için 0,9 puan artışla %2,3’e yükseltilirken, Çin’e ilişkin görünümde küçük bir artış kaydedildiği ve bu yıl ülkedeki büyümenin %4,8 olmasının beklendiği belirtilmiştir. Bununla birlikte Afrika’nın ekonomik görünümünün kötüleştiğine işaret edilen raporda, 2024 için beklenen büyümenin 0,2 puan azalışla %3,3’e gerilediği aktarılmıştır.
Uluslararası emtia fiyatlarındaki gevşeme ve çoğu merkez bankasının benimsediği sıkı parasal duruşun küresel ekonomiyi enflasyonla mücadele yoluna soktuğuna değinilen raporda, buna rağmen gelişmekte olan bazı ekonomilerin yüksek borçlanma maliyetleri, kalıcı döviz kuru baskıları ve kalıcı siyasi istikrarsızlık gibi zorluklarla da karşı karşıya olduğuna ve yüksek enflasyonla boğuşmaya devam ettiğine işaret edilmiştir. Ayrıca, bu ülkelerdeki durgun istihdam görünümünün Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya başta olmak üzere gelişmiş ekonomilerdeki ile tezat oluşturduğu vurgulanarak, bazı ekonomilerin kısa vadeli görünümünün, dünya genelinde jeopolitik gerilimlerin ve çoklu çatışmaların potansiyel olarak yoğunlaşması nedeniyle gölgelendiği ifade edilmiştir.
Dünya Bankası’nın Haziran ayında yayımladığı “Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu”nda, 2024 yılına ilişkin küresel ekonomik büyüme tahmini Ocak ayındaki %2,4 düzeyinden %2,6’ya revize edilmiş, yaşanan jeopolitik gerilimlere ve yüksek faiz oranlarına rağmen, 2023 yılında kaydedilen ekonomik büyüme oranının korunarak istikrarın son üç yılda ilk kez sağlanacağı belirtilmiştir. Dünya Bankası, ticaret ve yatırımlardaki ılımlı artışlarla birlikte 2025 ve 2026 yıllarında küresel büyümenin %2,7 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ederken, bu oranların Covid-19 salgınından önceki 10 yılda %3,1 olan ortalamanın oldukça altında kaldığı aktarılmıştır. Küresel enflasyonun 2024’te %3,5’e ve 2025’te %2,9’a gerilemesinin beklendiği bildirilen raporda, düşüş hızının daha önceki tahmine göre daha yavaş olduğu belirtilmiş; birçok merkez bankasının politika faiz oranlarını düşürmede temkinli kalmasının beklendiği vurgulanmıştır.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Haziran ayında “Para Politikası Yeni Bir Aşamaya Giriyor” başlığıyla yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda Avrupa’da toparlanma ihtimaline olan güvenin arttığı, Çin’in ihracat sektörünün canlandığı ve Çin dışındaki gelişmekte olan piyasalarda iç talebin daha güçlü bir ivme gösterdiği belirtilerek, küresel büyüme tahminleri yukarı yönlü revize edilmiştir. Dünya ekonomisinin büyüme tahmininin 2024 yılı için %2,4’ten %2,6’ya çıkarıldığı belirtilen raporda, küresel ekonominin 2025 ve 2026 yıllarında %2,4 büyümesinin beklendiği kaydedilmiştir.
Ayrıca, ABD ekonomisinin kademeli şekilde yavaşladığı belirtilerek, ülke ekonomisi için büyüme tahmininin bu yıl için %2,1 seviyesinde bırakıldığı, 2025’te %1,5 ve 2026’da %1,6 büyüme beklendiği aktarılmıştır. Euro Bölgesi ekonomisinin büyüme tahmininin ise 2024 yılı için yukarı yönlü revize edilerek %0,6’dan %0,8’e çıkarıldığı ve 2025’te %1,5, 2026’da ise %1,4 büyüme öngörüldüğü belirtilmiştir. Çin ekonomisinin büyüme tahmininin de bu yıl için %4,5’ten %4,8’e yükseltildiği raporda, ülke ekonomisinin 2025 ve 2026’da %4,5 büyümesinin öngörüldüğü yer almıştır.
Merkez bankalarının artık para politikasını gevşetmeye yöneldiğine işaret edilen raporda, enflasyonun şaşırtıcı derecede kalıcı olmaya devam ettiği ve küresel faiz oranlarının gelecek 12-18 ay boyunca “daha sığ” bir hızda düşmesinin beklendiği ifade edilmiştir. Raporda, küresel para politikası döngüsünün, faiz oranlarının yavaş ama yine de talebi kısıtlayacak seviyelere düşeceği yeni bir aşamaya girdiği aktarılırken, merkez bankalarının özellikle yüksek hizmet enflasyonu ışığında para politikasını çok hızlı gevşetme konusunda temkinli davrandığı belirtilmiştir.
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’nün (OECD) açıkladığı yılın ilk çeyreğine ilişkin öncü ekonomik büyüme verilerine göre, G20 ülkelerindeki ekonomik büyüme bir önceki çeyrekteki %0,7’ye göre hafif yükselerek %0,9 olurken, Türkiye %2,4 ile G20 ülkeleri arasında bu dönemde en yüksek ekonomik büyümenin görüldüğü ülke olmuştur.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından Mayıs ayında yayımlanan “Küresel Borç Monitörü Raporu”nda küresel borç tutarı yılın ilk çeyreğinde 1,3 trilyon ABD Doları artarak 315 trilyon ABD Doları’na yükselmiştir. Art arda ikinci çeyrekte kaydedilen küresel borç tutarındaki artış, temel olarak gelişmekte olan piyasalardan kaynaklanırken, gelişmekte olan ülkelerdeki borç birikiminin büyük kısmı söz konusu dönemde Çin, Hindistan ve Meksika’da yoğunlaşmıştır.
Gelişmiş ekonomilerde ise borç tutarında genel olarak artış öncelikle ABD ve Japonya’da yoğunlaşmış, bu ülkeleri İrlanda ve Kanada izlemiştir. Borç tutarındaki en önemli düşüşler ise İsviçre ve Almanya’da görülmüştür. Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu yılın ilk çeyreğinde 209,7 trilyon ABD Doları olarak hesaplanırken, gelişmekte olan piyasalardaki borç 105,4 trilyon ABD Doları olarak kaydedilmiştir.
Küresel borcun Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranı, art arda üç çeyrekte yaşanan düşüşün ardından 2024’ün ilk çeyreğinde yükselişine devam etmiştir. Yılın ilk çeyreğinde küresel borcun ülkelerin toplam GSYH’sine oranı %333 olmuştur.
Ayrıca raporda, ABD’deki “yapışkan” enflasyon ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) beklenen faiz indirimlerindeki gecikme göz önüne alındığında, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) gevşemeye başlamasıyla birlikte ABD Doları’ndaki bir yükselişin özellikle gelişmekte olan ülkeler için kamu borç sıkıntılarını bir kez daha ön plana çıkarabileceği uyarısında bulunulmuştur.
Öte yandan Orta Doğu’da artan jeopolitik riskler ve ABD’de beklentilerin üzerinde seyretmeye devam eden enflasyon göstergelerinin faiz indirimlerine ilişkin beklentileri ötelemesiyle küresel risk iştahı Nisan ayında baskı altında kalmış; Volatilite Endeksi (VIX) yaklaşık son 6 ayın en yüksek seviyesine ulaşırken, MSCI (Morgan Stanley Capital International) dünya borsaları endeksi %3,9 oranında gerilemiştir. Mayıs ayında ise küresel risk iştahı olumlu bir seyir izlemiş, MSCI dünya ve gelişmekte olan ülke endeksleri sırasıyla %4,2 ve %0,3 artış kaydetmiştir. FED’in ilk faiz indiriminin zamanlamasına ilişkin beklentilerin ötelenmesiyle ABD 10 yıllık Hazine tahvilinin faizi ve DXY endeksi Nisan ayı içinde sırasıyla %4,70 ve 106,3 ile Kasım 2023’ten bu yana en yüksek seviyelerini test etmiştir. Haziran ayında ABD’de açıklanan verilerin enflasyonda nispeten olumlu bir görünüme işaret etmesi küresel risk iştahını desteklerken, FED toplantısının ardından açıklanan projeksiyonların 2024 yılı içinde öngörülen faiz indirimi sayısının 3’ten 1’e indiğine işaret etmesi risk iştahındaki artışı sınırlandırmıştır. 10 yıllık tahvil faizinin 12 baz puan gerilediği Haziran ayında ise DXY endeksi %1,1 artarak 105,87 düzeyine yükselmiştir.
Mayıs’ta ABD borsalarındaki alıcılı seyir, teknoloji şirketlerinde süregelen olumlu performans öncülüğünde şekillenirken, S&P 500 ve Nasdaq endeksleri ay içi kapanışlarda tarihi yüksek seviyelerini görmüş; Haziran ayında da tarihi yüksek seviyeleri test etmiştir.
ECB’nin faiz indiriminin ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinin takip edildiği Haziran ayında EUR/USD paritesi aylık bazda %1,2 gerilerken, USD/JPY paritesi ay içinde yaklaşık 38 yılın en yüksek seviyesine çıkmıştır.
Nisan ayı içinde 2.390 ABD Doları ile tarihi zirvesine ulaşan ons altın fiyatı ise jeopolitik risklerin kısmen azalmasıyla ay sonunda 2.286 ABD Doları seviyesine gerilemiş, küresel risk iştahındaki ılımlı artışın yanı sıra jeopolitik risklerin gündemde nispeten arka planda kalmasıyla birlikte altın Mayıs’ta sınırlı bir artış kaydederek 2.327 ABD Doları olmuştur.
İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 TÜRKİYE
“Acı Reçete” İyileştirecek mi?
2024 yılının ilk çeyreğini yoğun bir seçim gündemi ile tamamlayan Türkiye, 31 Mart tarihinde gerçekleştirilen yerel seçimlerin ardından tamamen ekonomiye odaklanmış, ikinci çeyrek dönemde ülke gündeminin başat konuları sıkı para politikası, uygulamaya alınan mali tedbirler ve toplumun her kesimine yansıyan “acı reçete” beklentisi olmuştur.
Ülke ekonomisi ilk çeyreği yıllık bazda %5,7 ile piyasa beklentileri paralelinde bir büyüme ile kapatmıştır. Sıkı para politikası ve uygulamaya alınan mali tedbirler son dönemde açıklanan ekonomik göstergelerde bir yavaşlama sürecine girildiğinin sinyallerini vermeye başlamıştır.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Mayıs ayı Bölgesel Ekonomik Beklentiler Raporu’nda, enflasyonla mücadele için para ve maliye politikasının sıkılaştırılmaya devam edeceği beklentisiyle Türkiye ekonomisi için 2024 yılı büyüme beklentisi %3’ten %2,7’ye düşürülmüştür. 2025 yılı büyüme tahmini ise %3 seviyesinde açıklanmıştır.
Raporda Türkiye’de ortodoks politikalara dönüşün yatırımcı güvenini artırdığına ve kredi notunda artış getirdiğine işaret etmekle birlikte, “Ancak yüksek enflasyon, Avrupa’da daha yavaş büyüme, bölgede jeopolitik gerginliğin artması ve yüksek kısa vadeli dış finansman ihtiyaçları ışığında daha sıkı küresel finansman koşulları şeklinde aşağı yönlü riskler devam ediyor” ifadesi kullanılmıştır.
IMF ise Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nun Nisan sayısında Türkiye ekonomisinin 2024 yılında %3,1, 2025 yılında ise %3,2 büyümesini öngörmüş, bu tahminlerini Temmuz ayında 2024 yılı için %3,6 ve 2025 yılı için %2,7 olarak revize etmiştir.
Öte yandan Fitch, Haziran ayında yayımladığı Küresel Ekonomik Görünüm Raporu’nda, Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde ihracattaki toparlanma, ithalattaki keskin düşüş ve hala güçlü olan iç talep nedeniyle tahminlerin üzerinde büyüdüğünü aktarmıştır. Raporda, Türkiye ekonomisinin büyüme tahmini 2024 yılı için %2,8’den %3,5’e çıkarılırken, 2025’te %3 ve 2026’da %3,2 büyüme beklendiği kaydedilmiştir. Daha sıkı para politikası, daha yavaş kredi büyümesi ve maliye politikasının beklenen sıkılaşmasının bu yıl enflasyonun düşürülmesine yardımcı olacağı, önemli baz etkileriyle de Temmuz ayından itibaren yıllık oranın düşmesine katkıda bulunacağı belirtilen raporda, yıl sonu enflasyon beklentisinin 2024 için %43, 2025 için %23 ve 2026 için de %18 olduğu belirtilmiştir.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Goldman Sachs, Morgan Stanley ve JPMorgan’ın Türkiye’nin Haziran ayı enflasyonu yorumlarında dezenflasyonun beklenenden iyi başladığına olan vurgu dikkat çekmiştir.
Morgan Stanley’nin “dezenflasyona iyi bir başlangıç” yorumunu yaptığı raporunda çekirdek enflasyondaki düşüşe vurgu yapılarak, aylık %1,6 gelen enflasyonun son 13 ayın en düşük aylık enflasyon verisi olduğu ifade edilmiştir. Morgan Stanley yıl sonu enflasyonu için %42,4 tahmininde bulunmuştur.
Goldman Sachs’ın raporunda çekirdek enflasyon verilerinin döviz kurlarıyla yakından ilişkili olduğuna dikkat çekilmiş ve TL/USD paritesindeki sakinliğin düşük çekirdek enflasyonunda etkili rol oynadığı belirtilmiştir. Tıpkı Morgan Stanley gibi Goldman Sachs da Mart ayından beri TL’deki stabiliteyi vurgulamıştır. Goldman Sachs hizmet enflasyonunun halen yüksek olduğunu belirtirken önümüzdeki aylarda burada da düşüş görüleceği yorumunda bulunmuş ve piyasa algısı nedeniyle hizmet sektöründeki yapışkan enflasyon beklentisinin hızlıca değişeceğini belirtmiştir. Ekonomi yönetiminin asgari ücrette değişiklik yapmayacağı vurgusu da raporda kendine yer bulurken yılın ilk yarısında büyüme rakamlarının beklenenden daha iyi olduğuna değinilmiştir. Yılın ikinci yarısı için talebin yavaşlamaya başladığı ve bu yavaşlamanın etkisiyle manşet enflasyonun 2024 için %36’ya kadar gerileyebileceği ifade edilmiştir.
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından Mayıs ayında yayımlanan “Küresel Borç Monitörü Raporu”nda Türkiye’de borçların GSYH’ye oranları dikkate alındığında, yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla hane halkına ait borçlar %11,8’den %11,4’e, finansal olmayan şirketlere ait borçlar %52,1’den %47,4’e, kamu borçları %34,6’dan %34,2’ye ve finans sektörüne ait borçlar % 18,3’ten %16,1’e gerilemiştir.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından 13 Mayıs’ta açıklanan Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile taşıt alımı, bina yapımı, kamu istihdamı, idari yapılanmada etkinlik, yurt dışı geçici görevler, enerji ve atık yönetimi, haberleşme giderleri ve diğer cari harcamalar başlıkları altında düzenlemeler yapılmıştır. TCMB Başkanı Karahan, kamuda harcama kontrolü ve tasarrufların artırılması, yatırımların öncelikli alanlara yönlendirilmesi ve yapısal reformların hızlandırılmasının amaçlandığı Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile ilgili yaptığı değerlendirmede “Dün açıklanan tasarruf paketinin çoğu harcamalarla ilgili önlem, bunların hepsi bize enflasyonla ilgili yardımcı olacak. Hazine harcamalar konusunda bize yardımcı oluyor” ifadelerini kullanmıştır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise Kamuda Tasarruf ve Tedbir Paketi’nin bütçeye katkısının Eylül ayında Orta Vadeli Program’da (OVP) yapılacak güncellemede görüleceğini belirtmiştir. Kamuoyundan farklı tepkiler alan Paket, muhalif kesim tarafından “IMF’nin hayaleti” olarak nitelendirilirken iş dünyası temsilcileri tarafından olumlu karşılanmıştır. İnşaat sektörü ise pakete genel olarak olumlu bakarken, ödenek ayrılmayacağı belli olan kamu projelerinde müteahhitler için “şartsız tasfiye hakkı” talep edilmiştir.
Para Politikası: Politika faizi sabit tutuluyor, ihtiyatlı duruş sürüyor
TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) 27 Haziran’da yapılan toplantıda beklentilere paralel olarak politika faiz oranını üst üste üçüncü kez değiştirmeyerek %50’de sabit bıraktı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada “Aylık enflasyonun ana eğilimindeki zayıflama Mayıs ayında geçici bir kesintiye uğramıştır. Yakın döneme ilişkin göstergeler yurt içi talebin, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını teyit etmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyonist baskıları canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu yakından takip etmektedir.” ifadelerine yer verilmiştir. Para Politikası Kurulu’nun parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelediği vurgulanmıştır.
Güven Endeksleri: Ekonomiye güven düşüyor
Ekonomik Güven Endeksi, Mayıs ayında 98,2 iken, Haziran ayında %2,5 oranında azalarak 95,8 değerini
almıştır. Ekonomik Güven Endeksi’nin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması da kötümserliği göstermektedir. 2024 yılı Mart ayından bu yana 100 puanın altında
seyreden Ekonomik Güven Endeksi son 7 ayın en düşük değerini almıştır.
Alt endekslerden Tüketici Güven Endeksi Haziran’da aylık bazda %2,7 oranında azalarak 78,3 olurken,
Reel Kesim (İmalat Sanayi) Güven Endeksi %1,9 oranında azalarak 100,5 değerini almıştır. Aynı dönemde
Hizmet Sektörü Güven Endeksi %1,5 oranında azalarak 115,4, Perakende Ticaret Sektörü Güven Endeksi
%2,6 oranında azalarak 108,8, İnşaat Sektörü Güven Endeksi ise %0,5 oranında azalarak 87,9 olmuştur.
İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 İNŞAAT SEKTÖRÜ
Yurt İçinde Tasarruf, Yurt Dışında Rekabet
İnşaat sektörü, deprem bölgesinin yeniden inşası, yerel seçimler öncesi artan faaliyetler ve kentsel dönüşümün etkisi ile birlikte 2024 yılının ilk çeyreğini %11,1’lik genel ekonominin de üzerinde bir büyüme rakamı ile tamamlamıştır. Böylelikle sektör, üst üste 6 çeyrektir yakaladığı ivmeyi artırarak 2017 yılı üçüncü çeyrekten sonraki en hızlı çeyrek dönemlik büyümesini gerçekleştirmiştir. Öte yandan gayrimenkul sektöründe büyüme %2,5 ile yavaş gerçekleşmiştir.
2024 yılı ilk çeyrek döneminde inşaat harcamaları geçen yılın aynı dönemine göre %100,9 artarak 1,32 trilyon TL olarak gerçekleşmiştir. Bu yüksek büyümede enflasyon/inşaat maliyetleri artışı önemli rol oynamıştır. İnşaat harcamaları reel olarak ilk çeyrekte %9,6 oranında artmıştır.
İnşaat sektörü, deprem bölgesi dışındaki kamu yatırımlarının yavaşlayacağı sinyallerini 2023 yılı sonunda
almış, yeni yıla da rotasını yurt dışına çevirerek başlamıştır. Yılın ilk yarısında depremin de etkisiyle inşaat
sektöründe yaşanan büyümenin yılın geri kalanında, özellikle Mayıs ayında açıklanan Kamuda Tasarruf ve
Tedbir Paketi kapsamında kamu yatırımlarının durdurulmasıyla birlikte yavaşlayacağı tahmin edilmiştir.
Nitekim, deprem bölgesi ile zorunlu haller dışında yeni proje yapılmayacağı ve kamu projelerinde %75’i tamamlanan projelere öncelik verileceğini belirten Kamuda Tasarruf ve Tedbir Paketi kapsamında ihalesi yapılmış veya yeni başlanmış projelerin ilerlemesinin çok yavaş olacağı öngörülmüştür. Pakette ayrıca hakediş ödemeleri konusunda da bütçeden herhangi bir aktarım olmayacağının belirtilmesi, ilerleme oranı %75’in altında olan projelerin sürdürülmesini önemli ölçüde kısıtlayacağı ve bu projeleri devam ettirmek zorunda olan müteahhitlerin şantiyeleri açık tutmak için gerekli giderlerin yarattığı ağır yükün altında ezileceği endişesini doğurmuştur. Bu nedenle, Türkiye Müteahhitler Birliği öncülüğünde sektör temsilcileri tarafından kamu projelerinde şartsız tasfiye hakkı getirilmesinin kamuya iş yapan müteahhitler için taşıdığı hayati önem tekrar dile getirilmiştir.
Sektörün yılın ilk yarısında karşılaştığı en önemli zorluklardan bir diğeri de, yükselen inşaat maliyetleri içinde en hızlı artışın yaşandığı işçilik maliyetleri ve buna paralel yaşanan kalifiye eleman sıkıntısı olmuştur. İç piyasadaki mavi yaka eleman sorununu yurt dışından eleman getirerek çözmeye çalışan sektör, özellikle deprem bölgesinde olağanüstü artış yaşayan işçilik ücretleri ile başa çıkmaya çalışmaktadır.
Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi (2021=100), 2024 yılı Mayıs ayında yıllık %66,8 artmıştır. Toplam cironun alt detaylarına bakıldığında; 2024 yılı Mayıs ayında yıllık bazda sanayi sektörü ciro endeksi %60,4, inşaat ciro endeksi %87,4, ticaret ciro endeksi %65,1 ve hizmet ciro endeksi %80,6 oranında yükselmiştir.
Mayıs ayında aylık bazda %0,8 oranında artış gösteren toplam ciro endeksinin alt detaylarına bakıldığında; sanayi sektörü ciro endeksinin %1,5, inşaat ciro endeksinin %5,7 ve hizmet ciro endeksinin %3,4 oranında arttığı, ticaret ciro endeksinin ise %0,7 oranında azaldığı görülmüştür.
Öte yandan, 2024 yılı birinci çeyrek döneminde zincirlenmiş hacim endeksine göre gayrisafi sabit
sermaye oluşumu içerisinde sektörel yatırımların payı %9,6’ya yükselmiştir. İnşaat sektörünün
istihdamdaki payı ise %6,6 olarak gerçekleşmiştir.
İnşaat Maliyet Endeksi
TÜİK tarafından açıklanan İnşaat Maliyet Endeksi‘ne göre malzeme maliyetlerinde artış hız keserken işçilik maliyetlerindeki yükseliş dikkat çekmektedir. Endeks Mayıs ayında aylık bazda %1,11, yıllık bazda ise %72,78 oranında artmıştır. İnşaat Maliyet Endeksi kapsamındaki malzeme endeksi yıllık bazda %58,75 ve aylık bazda %1,25, işçilik endeksi ise yıllık bazda %108,93 ve aylık bazda %0,84 oranında yükselmiştir.
Türkiye İMSAD Aylık Sektör Raporu
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından yayımlanan İnşaat Malzemesi
Sanayi Bileşik Endeksi, Mayıs ayında bir önceki aya göre 0,67 puan azalarak 69,33 puan seviyesine gerilemiştir. Mayıs ayında ekonomideki sıkılaştırma politikalarının etkileri ile faaliyetlerde büyümenin sınırlı kaldığı; iç satış, ciro ve üretimde sınırlı artışların gerçekleştiği ve ihracatın yükseldiği belirtilen raporda; Bileşik Endeks’in bundan sonraki süreçte özellikle ekonomi politikaları ve sonuçları ile şekilleneceği vurgulanmıştır. İhracat pazarlarında ise, en erken yaz aylarında toparlanmanın başlamasının beklendiği öngörülmüştür.
Konut Satışları düşüyor, maliyetler yükseliyor, fiyatlar ise enflasyonun gerisinde
İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 raporunda değinildiği üzere Türkiye genelinde konut satışları 2024 Haziran ayında yıllık bazda %5,2 azalarak 79 bin 313 olmuştur. Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,7 azalarak 545 bin 74 olarak gerçekleşmiştir.
Konut Fiyat Endeksi
Yine İnşaat Sektörü Analizi Temmuz 2024 raporunda bahsedildiği üzere Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE) (2017=100), 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre %1,3 oranında artarak 1273,5 seviyesinde gerçekleşmiştir. Yıllık bazda nominal olarak %45 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak %14,9 oranında azalmıştır. Yeni konutlarda yıllık artış %48,8, ikinci el konut fiyatlarındaki artış ise %45,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu haliyle konut fiyatlarındaki artış, enflasyonun gerisinde kalmaya başlamıştır. Konut fiyatlarındaki reel gerilemenin yatırım amaçlı konut talebini azaltması beklenmektedir.
Düzenleyen; İnş. Müh. Mithat GÜNEY, PMP