Enflasyon ve Kronikleşen Yoksulluğun Gölgesinde Geçim Mücadelesi: Emekliler
İPA, Kent Gündemine Bakış Raporu ”Enflasyon ve Kronikleşen Yoksulluğun Gölgesinde Geçim Mücadelesi: Emekliler” yayınladı.
”Enflasyon ve Kronikleşen Yoksulluğun Gölgesinde Geçim Mücadelesi: Emekliler”
İstanbul Planlama Ajansı (İPA), Kent Gündemine Bakış Raporu ”Enflasyon ve Kronikleşen Yoksulluğun Gölgesinde Geçim Mücadelesi: Emekliler” yayınladı.
Raporda özetle şunlar belirtildi; Türkiye’nin sosyal devlet olma ilkesini benimseyen Anayasa maddeleri, vatandaşların sosyal güvenlik hakkını garanti altına alıyor. Ancak asgari ücret artışlarının emekli aylıklarına aynı oranda uygulanmaması, emekliler için ciddi geçim sıkıntıları yaratıyor. 2023’te 44 ülke arasında yaşam kalitesi açısından sondan ikinci olan Türkiye, gelir kategorisinde ise en son sırada yer aldı. Haliyle emekli maaşlarının düşük olması, emeklileri çalışmaya zorluyor.
Ülkemizin sosyal bir devlet olma ilkesini benimseyen ikinci maddesinin yanı sıra 60. madde ile “herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı” hükmü, Türkiye’nin sosyal bir devlet olduğunu Anayasa ile garanti altına almıştır. Sosyal devlet olma ilkesi ise vatandaşlara asgari yaşam düzeyini sağlamanın yanı sıra yoksulluklarını önleme gerekliliğini de ortaya koyan bir kavramdır.
Ülkemizde asgari ücrete yapılan artışlar emekli aylıklarına aynı oranda uygulanmamaktadır. Yasal mevzuatta tanımlanan haliyle Asgari ücret şudur; “İşçilere normal bir çalışma günü karşılığında ödenen, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret”. Ancak asgari ücretin düşüklüğünün sıkça tartışıldığı Türkiye’de, birçok emekli için asgari ücretin bile altında olan aylıklarının emeklilerin hak ettiği kalitede hayatlarını sürdürmelerini sağlamak bir tarafa, bu kesimi ciddi bir geçim mücadelesi içine soktuğu herkes tarafından bilinen acı bir gerçektir.
Emeklilik sisteminin günümüzde gelmiş olduğu nokta dünya ülkeleri arasında ölçüm yapan endekslere de yansımış, 2023 yılında 44 ülke arasında Türkiye Brezilya ile birlikte sondan ikinci olarak sadece Hindistan’ı geçebilmiştir. Yaşam kalitesi açısından sondan ikinci olan Türkiye gelir kategorisinde ise 44 ülke arasında en son sırada yer almıştır. Bir diğer endekste ise Türkiye 47 ülke arasında 44’üncü olmuş; endeks tarafından belirlenen 7 kategorik sınıflandırmada emeklilik sistemleri açısından “ele alınması gereken önemli zayıflıkları / eksiklikleri olan ve iyileştirme olmadan sürdürülebilirliği şüpheli olan sistem” tanımlamasıyla Tayland, Filipinler ve Arjantin ile birlikte sondan ikinci en kötü kategoride yer almıştır.
Türkiye’de satın alım gücünün giderek düştüğü emekli aylıklarına yönelik olarak 2010 yılında asgari emekli aylığının değeri 11,4 gram altın veya 453,4 ABD doları yaparken günümüzde bu değerler 4,4 gram altın ve 319 ABD doları olmuştur. 2010 yılında asgari ücretin üstünde olan emekli maaşı günümüzde asgari ücretin yarısına denk bir hale gelerek emeklileri çalışmaya zorlamıştır. SGK verilerine göre yaklaşık 2,4 milyon emeklinin bulunduğu İstanbul’da yaşlılık aylığı alan ve çalışan/iş arayanların tüm yaşlılık aylığı alanlara oranı %60 seviyelerine yaklaşarak %55 seviyelerindeki Türkiye ortalamasının da üstüne çıkmıştır. 2023 yılında 55 yaş ve üstünde 17.137 kişi, 65 yaş ve üstünde 1.368 kişi İŞKUR’a iş başvurusunda bulunmuştur. Söz konusu rakamlar sadece resmi olarak kayıt altına alınan ve açıklanan verileri yansıtmakla birlikte, kayıt dışı çalışmaya yönelen emekliler de hesaba katıldığında bu rakamların çok daha yüksek olacağı tahmin edilmektedir.
İPA tarafından yapılan çalışmalar İstanbul’da yaşamak için yaşlılık veya emeklilik aylığına hak kazananların %28,4’ünün resmi olarak çalışmaya devam ettiğini; emekli İstanbulluların %18,3’ünün hem kiracı olan hem de hanelerinde emekli aylığı dışında başka bir geliri olmadığını ortaya koymaktadır. Ortalama yaşam maliyetinin 24.991 TL olarak hesaplandığı İstanbul’da en düşük emekli maaşı bu yaşam maliyetinin yarısından az kalmaktadır.
İstanbul genelinde en düşük emekli maaşını ikiye-üçe katlar seviyelere gelen kira değerleri, İstanbullu emeklilerin barınma giderlerini karşılamada ciddi bir baskı oluşturmuş, bu durum çalışma kapsamında görüşülen bütün emekliler tarafından sıklıkla vurgulanmıştır. Öte yandan kiracı emekliler gibi ev sahibi olan emekliler de maaşlarının düşüklüğünü vurgulayarak, hayat standartlarını düşürmek zorunda kaldıklarını ve kira giderleri olmamasına rağmen kıt kanaat geçinebildiklerini ifade etmişlerdir.
Dünya Ülkeleri ve Türkiye’de Emeklilik Sistemine Genel Bir Bakış
Türkiye ve İstanbul’da emeklilerin durumu ile ilgili araştırmalar öncesinde dünyadaki genel veriler incelenerek Türkiye’nin dünya ülkeleri içerisindeki durumu değerlendirilmektedir. Bu kapsamda mevcut emeklilik yaşları, gelecek emeklilik yaşları, beklenen yaşam süreleri, iş gücü piyasasından fiili çıkış yaşı, emekli maaşları gibi veriler kısaca ele alınmaktadır.
Çalışma çağındaki yüz kişiye düşen yaşlı sayısını ifade eden yaşlı bağımlılık oranı bakımından Türkiye 2022 yılı verilerine göre OECD ve AB27 ülkeleri içerisinde Meksika ile birlikte 14,2 değeri ile en son sırada yer almaktadır. Bir başka deyiş ile OECD ve AB27 ülkelerine kıyasla yaşlı bağımlı nüfus oranı Türkiye için oldukça düşük seviyelerdedir. 19
Türkiye’nin mevcut emeklilik yaş ortalaması (50,5 yaş) bakımından, OECD ortalaması (64 yaş), AB27 ortalaması (64,2 yaş) ve diğer tüm OECD ülkelerinin ortalamaları göz önünde bulundurulduğunda en son sırada yer aldığı görülmektedir. Benzer şekilde gelecek emeklilik yaşlarına ilişkin olarak Türkiye 66,5 yaş ile, OECD ortalaması (74,3 yaş) ve AB27 ortalaması (74 yaş) göz önünde bulundurulduğunda da en son sırada yer almaktadır. 65 yaşında beklenen yaşam süreleri açısından ise Türkiye 82,6 yaş ile OECD ortalaması (84,6 yaş) ve AB27 ortalaması (83,9 yaş) altında kalmaktadır (Grafik 2). OECD ülkeleri arasında mevcut emeklilik yaşı (Türkiye hariç) 62-67 arasında değişmekle birlikte, OECD ülkelerinin tamamında gelecek yıllarda emeklilik yaşının yükseleceği görülmektedir. Emeklilikte beklenen yaşam süresi 20 açısından ise Türkiye 20,9 yıl ile 21,7 olan OECD ortalamasının altında yer almaktadır.
OECD ülkeleri arasında mevcut emeklilik yaşı ve iş gücü piyasasından fiili çıkış yaşları karşılaştırmasında sonuçlar çarpıcıdır. Türkiye iş gücü piyasasından fiili çıkış yaşı bakımında 60,9 yaş ile 63,8 yaş olan OECD ortalamasının altındadır. Öte yandan 2022 yılı verilerine göre mevcut emeklilik yaşı ile iş gücü piyasasından çıkış yaşı arasındaki farkın Türkiye için diğer ülkelere kıyasla oldukça yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye’de yasal emeklilik yaşı ile iş gücünden çıkış yaşı arasında yaklaşık 10,4 yıl fark bulunmaktadır. Bu fark, Türkiye’de insanların emekliliklerini yasal olarak hak etmelerine rağmen çeşitli sebeplerden dolayı fiili olarak çalışmaya devam ettiklerini ortaya koymaktadır. OECD ülkeleri açısından bu fark bağlamında Türkiye’yi 4,8 yıl ile Kolombiya, 4,4 yıl ile Kore takip etmektedir (Grafik 3).
19 OECD (2023), Pensions at a Glance 2023: OECD and G20 Indicators, OECD Publishing, Paris, https://doi.org/10.1787/678055dd-en.
20 Emeklilikte beklenen yıl, erkekler ve kadınlar için işgücü piyasasından etkin çıkış yaşında ölçülen yaşam beklentisidir.
21 Emeklilik yaşı, bireylerin 22 yaşından itibaren tam bir kariyere sahip oldukları varsayılarak, ceza olmaksızın tüm emeklilik bileşenlerinden emeklilik yardımlarına hak kazandığı yaş olarak tanımlanmaktadır. Gelecek emeklilik yaşı, hâlihazırda mevzuatta yer alan tedbirlere dayanarak, 22 yaşında kariyere başlanırsa emekliliğe hak kazanılacak yaşı temsil etmektedir. Normal emeklilik yaşı, 22 yaşından itibaren tam kariyere sahip olan bir kişi için hesaplanır. “Mevcut” terimi, 2022 yılında emekli olan kişileri ifade eder. “Gelecek”, bir kişinin tüm zorunlu bileşenlerden (herhangi bir değişiklik olmaksızın) tam emeklilik avantajlarından yararlanmaya hak kazandığı yaşı ifade eder (2022’de 22 yaşından itibaren tam bir kariyere sahip olacağı varsayılmaktadır). (Kaynak: OECD, 2023).
Türkiye’de Emeklilik
Türkiye’de emeklilik ile ilgili düzenlemelerin de yer aldığı sosyal güvenlik sistemine yönelik atılan ilk adımlar çok eski yıllara dayanmakla birlikte, yıllar boyunca yasal mevzuat ve kurumsal yapılanmada sürekli olarak değişiklikler ve güncellemeler hayata geçirilmiştir.
Türkiye’de modern anlamda ilk emeklilik sistemi 1946 yılında İşçi Sigortaları Kurumu’nun kurulması ile oluşturulmaya başlanmıştır. Sonraki yıllarda esnaf, memur, çiftçi gibi toplumun farklı kesimlerine yönelik, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK), Esnaf ve Diğer Serbest Meslek Sahibi Kurumlar (BAĞ-KUR), Emekli Sandığı (ES) ve diğer yardımlaşma sandıkları uzun yıllar faaliyet göstermiştir.26 65 yaş aylığı uygulaması ilk defa 1976 yılında uygulanmaya başlamış, 1999 ve 2008 yılları ise Türkiye’de emeklilik sistemlerinde önemli reformların hayata geçirildiği yıllar olmuştur. Söz konusu emeklilik reformlarında emeklilik yaşları yükseltilmiş; güncelleme katsayısı, aylık artış parametreleri, asgari aylık miktarları gibi parametrik unsurlarda değişiklikler yapılmıştır.27 2008 yılı aynı zamanda sosyal güvenlik kurumlarının tek bir çatı altında toplanmasına sahne olmuştur.28
Geçmişten günümüze sosyal güvenlik sisteminde öne çıkan adımlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’de uzun yıllar sosyal güvenlik sistemi SSK, ES ve BAĞ-KUR olmak üzere üç büyük sigorta kurumunun düzenlemeleri ile yürütülmüştür. Söz konusu parçalı yapı, her bir kurumun kendi düzenleme ve kurallarının olması sebebiyle toplumun farklı kesimlerinin sosyal güvenlik hakları bağlamında farklı düzenlemelere maruz kalması ile sonuçlanmış; devlet memurları, işçiler ve serbest meslek sahiplerinin mesleki statülerine göre sosyal güvenlik sisteminden farklı imkanlarla yararlanmalarına neden olmuştur. ES Kurumu fonlarında sunulan iyi uygulamalar, devlet memurlarının emeklilik koşullarının işçiler ve serbest meslek sahiplerine sağlanan emeklilik koşullarından daha iyi bir duruma gelmesi ile sonuçlanmıştır.29
26 Sayım, F., & Odabaş, T. (2015). 5510 sayılı yasa ile değiştirilen emekli aylığı bağlama oranlarının olası finansal etkisinin sosyal politika hedefleri açısından değerlendirmesi. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 4(9), 92-119.
27 Sarıca, A. O. (2019). Türkiye’de Emeklilik Sistemlerinin Yaşlı ve Emekli Yoksulluğu Üzerine Etkisi. Journal of Social Security/ SGD-Sosyal Güvenlik Dergisi, 9(2).
28 Sayım, F., & Odabaş, T. (2015). 5510 sayılı yasa ile değiştirilen emekli aylığı bağlama oranlarının olası finansal etkisinin sosyal politika hedefleri açısından değerlendirmesi. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 4(9), 92-119.
29 Gülmez, M. (2019). Attitudes of young Turkish workers towards private pension plans.
İstanbul Göç Hareketlerinde 55 Yaş ve Üstü Nüfus
Yerelleşme katsayısı üzerinden hesaplama yapıldığında ise verilen göç adına öne çıkan ilk üç ilçe kümesi sırasıyla Çatalca-Silivri, Adalar-Ataşehir-Kadıköy ve Beşiktaş-Sarıyer olmuştur. Bu üç ilçe grubu tüm yaş gruplarının tercihlerine oranla 55 yaş ve üstü nüfus tarafından daha çok terk edilen ilçe grupları olarak hesaplanmıştır.
Yerelleşme katsayısı üzerinden yapılan analiz sonucunda 55 yaş ve üstü nüfusun tüm yaş gruplarındaki nüfusa oranla terk ettiği ilçe kümesi bakımından belirgin olan ilçe grubu Çatalca ve Silivri ile ilgili olarak 4 yıllık kira değişimlerinin ve Eylül 2023 kira değerlerinin İstanbul ortalamasının altında olduğu gözlenmiştir.
Göç veren ilçe kümesi açısından öne çıkan bir diğer ilçe grubu ise Adalar-Ataşehir-Kadıköy olmuştur. Söz konusu ilçe grubunda 55 yaş ve üstü nüfusun İstanbul içindeki toplam göç hareketlerine oranı %4,8’dir. Ancak söz konusu ilçe grubundan tüm yaş gruplarının göç etme hareketinin İstanbul’a oranı 55 yaş ve üstü nüfusun oranından daha düşük kalmaktadır. Bir başka deyişle Adalar-Ataşehir-Kadıköy ilçe grubundan 55 yaş ve üstü nüfus daha çok göç etmektedir. Söz konusu ilçe grubunun 4 yıllık kira değişim oranı ve Eylül 2023 kira değeri İstanbul ortalamasının oldukça üstünde yer almaktadır.
55 yaş ve üstü nüfusun tüm yaş gruplarına oranlar terk ettiği ilçe kümesi bakımından üçüncü ön plana çıkan Beşiktaş-Sarıyer ilçe kümesi ile ilgili olarak söz konusu ilçelerin 4 yıllık kira değişimlerinin İstanbul ortalamasında, Eylül 2023 kira değerinin ise İstanbul ortalamasının çok üstünde (yaklaşık iki katı) olduğu
belirlenmiştir.
İstanbul ilçeleri içindeki göç hareketleri 55 yaş ve üstü nüfus açısından değerlendirildiğinde, söz konusu hareketlerin altında kira değişim oranları ve ortalama kira değerleri açısından kesin bir yargıya varmak; söz konusu analizlerde kullanılan nüfus verisinin ne kadarının kirada yaşayan emekli olduğunun belirsiz olması açısından çok mümkün değildir. Bölümün başında belirtildiği üzere bu çalışmanın göç hareketleri bakımından bir ön analiz olarak ele alınması gerekmektedir. Daha kesin sonuçlara ulaşabilmek için emekli maaşı ile geçimini sağlayan kiracılar özelinde veri toplanarak bu yönde analizlerin yapılması önerilmektedir.
Ancak 55 yaş ve üstü nüfusun tüm yaş gruplarına göre taşındığı ve terk ettiği ilçeler açısından benzerlikler olduğu kadar farklılıkların da yer aldığı gözlenmektedir. Çatalca-Silivri ve Adalar-Ataşehir-Kadıköy kümeleri 55 yaş ve üstü nüfusta alınan ve verilen göçte diğer ilçe kümelerine kıyasla oldukça öne çıkmaktadır. Tuzla-Pendik-Şile kümesi sadece alınan göçte; Beşiktaş-Sarıyer, Beyoğlu-Şişli ve Fatih-Zeytinburnu kümeleri ise sadece verilen göçte ön plana çıkmaktadır.
Emekliler Değerlendirme ve Öneriler
Yaşlanmakta olan dünya nüfusunun karşı karşıya olduğu en büyük mücadele alanlarından biri enflasyon ve paralelinde yaşam koşullarında meydana gelen bozulmalardır. Artan maliyetler karşısında sosyal güvenlik uygulamaları ile düşen alım gücünü artırmak ve korumak için atılacak adımlar ise son yıllarda dünya çapında önemli bir konu başlığı haline gelmiştir. Artmakta olan enflasyon karşısında emekli aylıklarını olumsuz yönde etkilemeyecek düzenlemelerin yapılması yaşlı nüfusun hayat kalitesini artırmada önemli bir rol oynamaktadır.
Dünya ülkelerine kıyasla ülkemiz emeklilik sistemi belirli göstergelerde düşük seviyelerdedir. Ülkemizin içinde bulunduğu yüksek maliyetli yaşam koşulları içinde emekli maaşları oldukça düşük kalmakta, bu da bireyleri emeklilik dönemlerinde birçok alanda kısıtlamaya sürükleyerek emeklilerin stres ve kaygı seviyelerini artırmaktadır. Bu rapor kapsamında emeklilik ile ilgili açıklanan kısıtlı veriler kapsamında yapılan analizler bile emeklilerimizin içinde oldukları zor durumu kanıtlar niteliktedir. Yakın zamana kadar Türkiye emekliler için yaşanabilecek bir ülke iken son yıllarda hayata geçirilen ekonomi politikaları ve alım gücünde görülen düşüşle açlık sınırının bile altında kalan en düşük emekli maaşı, emeklileri ciddi bir geçim mücadelesi içinde sokmuştur. Sonuç olarak Türkiye’de emekli maaşlarının düzenlenmesi çok acil bir zorunluluk haline gelmiştir.
İstanbul Planlama Ajansı (İPA)
İstanbul Planlama Ajansı (İPA), İstanbul’un bilimsel çalışmalar ışığında, farklı disiplinlerden uzman, akademisyenlerin katkıları ve İstanbulluların katılımıyla planlanması için İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı olarak 2020 yılında kuruldu. İPA, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sivil toplum, üniversiteler, uzmanlar, özel sektör, uluslararası kurumlar ve İstanbullular ile birlikte çalışan bir ortak akıl mekanizmasıdır.
İPA, İstanbul’un güncel sorunlarını tespit eder, bu sorunların çözümüne yönelik veriye dayalı kısa, orta ve uzun vadeli strateji ve politika önerileri geliştirir. İstanbul hakkında güncel nitel ve nicel verilerin üretilmesi, ikincil verilerin derlenmesi, kamusal alan tasarımına ilişkin süreç tasarımı, kentin dezavantajlı gruplarına yönelik sosyal politikaların geliştirilmesi ve İstanbul Vizyon 2050 çalışmasının koordinasyonu İPA’nın temel sorumluluk ve uzmanlık alanları arasındadır.
İPA, şehir ve bölge planlama, sosyoloji, mimarlık, endüstriyel tasarım ve istatistik gibi disiplinlerin bir araya geldiği birimlerden oluşur. Yenilikçi bir planlama anlayışı ve dünyadaki benzerleri arasında örnek olabilecek “İstanbul Vizyon 2050 Strateji Belgesi” iki yıllık bir çalışmanın ardından tamamlanarak kamuoyu ile paylaşılmıştır. İstanbul Vizyon 2050 çalışmaları devam ederken, afetler ve deprem, iklim krizi ve diğer birçok konuda bilim insanları ile koordineli olarak çalışmalar yürütülmektedir.